Konu Başlıkları:
“Periferik (periferik: kalpten uzak, çevresel) arter hastalığı”; periferik arterlerlerle (atardamarlar) ilgili problemleri ifade ederken, periferik venlere ait (venöz) bozukluk terimi, kol ve bacaklardaki oksijenden fakir kanı kalbe doğru taşıyan periferik venlerdeki yetersizlik veya hasarlar için kullanılır. Periferik venlerden kastedilen, ayaklar, bacaklar, alt karın, kollar, boyun ve başta bulunan venlerdir. Ancak pratikte çok büyük oranda periferik ven hastalıkları, bacaklarda görülürler.
Periferik venöz bozukluklar denince aşağıdakiler anlaşılır:
Konulara girmeden önce venlerin anatomisinden bahsetmek uygun olacaktır:
Organlarımıza kan, atardamarlar ile götürülür. Kanın içindeki oksijen ve besin maddeleri, çeşitli dokular ve organlar tarafından kullanıldıktan sonra kanın kalbe geri dönüşü venler (toplardamarlar) tarafından sağlanır. Kanın atardamarlar içindeki hareketi kalbin pompalama basıncı (normalde 120 mmHg) ile sağlanır ve bu sayede kan, en uç bölgelere kadar problemsiz gider (bu arada zürafanın kalbinin gücünü düşünün!).
Dokularda kullanılan kanın basıncı ciddi şekilde düşer ve kanın kalbe geri dönüşü oldukça düşük bir kan basıncıyla olur. Kan geri dönerken en büyük sıkıntıyı bacaklarda çeker. Çünkü ayakta duran bir insanda kan, yerçekimine karşı hareket ederek kalbe doğru yol almak zorundadır. Kalbe geri dönerken kanın geri kaçmasını önlemek için venlerde tek yönlü kapaklar bulunur. İşte bu kapakların hasar görmesi problemlere neden olur.
Ayrıca bacak kasları yürüme sırasındaki kasılmalarıyla venleri de periyodik sıkıştırarak kanın geri dönüşüne yardımcı olur. Onun için ayakta hareketsiz durma venlerin işini oldukça artırır. Oysa tam aksine, yürümek venlere yardımcı olmaktadır. Bundan dolayı mesleği gereği ayakta hareketsiz uzun süreler bekleyen insanlarda (polis, öğretmen kasap vb.) ven hastalıkları sık görülür.