Aşağıdaki yazımı 2007 yılında siteye koymuştum. Aradan geçen yıllar, konunun güncelliğini hiç değişmeden koruduğunu gösteriyor. Son zamanlarda olayın hastaların aleyhine geliştiğini, kalp damar hastalarının kullandığı ilaçları bıraktığını veya ne olduğu belli olmayan; adına bitkisel ilaç denilen ot çöpleri kullandığını ve dolayısıyla bu tartışmalardan son derece olumsuz etkilendiğini bizzat gördüğüm için konuyu tekrar gündeme taşımak istiyorum.
Aşağıda yazdıklarımı bir soruya cevap olarak yazmıştım.
Ancak konu oldukça güncel, bir takım kişilerin değişik nedenlerle dikkat çekmek için zaman zaman gündeme getirdiği ve medyanın da sansasyon amaçlı olarak; dikkatli araştırmadan (veya karşı tezde görüşleri de ayrıntılı sunmadan) üstüne atladığı bir konu olduğu için burada da yayımlamayı uygun gördüm.
Soru oldukça uzun ama ben oldukça kısaltarak ana hatları ile vereyim: “Kolesterol yüksekliğinin kalp damar hastalıkları oluşturduğuna dair bilinenlerin yanlış olduğunu; bunların bir kandırmaca olduğunu, hatta bunda ilaç firmalarının da katkısının olduğu”
Bu soruya cevap olarak şunları söylemem gerekiyor:
- Tıpta (ve diğer bilim dallarında) devamlı geçerli olan “doğru” diye bir şey yoktur. Bizlere de bir bilim adamı olarak böyle düşünmemiz öğretilir, çünkü bu sayede bilim gelişir, doğrular bizler tarafından geliştirilmiştir. Geliştirilirken toplumsal değerlere, insan sağlığına önem verilmiş ve en önemlisi yapılan büyük çalışmalar sonucu yararlı görülenler doğru kabul edilmiştir.
- Tıpta (ve çoğu bilim dalında) insanlar bilimsel çalışma sonuçlarına göre hareket ederler. Bu çalışmalar ne kadar büyük insan popülasyonlarında yapılmışsa o kadar geçerli ve değerli olur (20-30 kişiden oluşan çalışmalar olduğu gibi, 40-50 bin kişiden oluşan çalışmalar da vardır).
Tıpta (ve diğer bilim dallarında) devamlı geçerli olan “doğru” diye bir şey yoktur.
- Yapılan çalışmaların sonuçlarının aksine bulguları söyleyen çalışmalar her zaman vardır. Bu durumda; “doğru” damgamızı daha çok denek üstünde yapılan ve hakkında daha çok deneyimi olan (konumuz ilaç olduğundan) ilaçlar üstüne vuracağız.
- Her ilaç piyasaya çıkmadan önce hayvan deneylerinden sonra binlerce insan üstünde araştırılır. Belli bir güvenlik derecesine ulaştıktan sonra ticari olarak piyasaya çıkarılır. Aslında piyasaya çıktıktan sonra bile araştırma devam eder. Bütün araştırmalardan sonra piyasaya çıkarılıp hatta yıllarca kullanılıp çeşitli yan etkilerinden dolayı toplatılan ilaçlar vardır. Halen de olmaktadır.
- Bir ilacın geliştirilmesi, deneysel çalışmaları, güvenlik araştırmaları ve piyasaya çıkıncaya kadar geçirdiği safhalar milyonlarca doları bulabilmektedir. Bazen ilaç istenen sonucu vermemekte (piyasaya çıkmadan) çöpe atılmakta ve o zamana kadar harcanan milyonlarca dolar da çöpe gitmektedir.
- İlaç çalışmalarına ihtiyaç vardır. Unutmayınız ki bu gün genç olanların bir çoğunun varlığından bile haberlerinin olmadığı; çiçek, cüzzam ve veba hastalıkları yüzünden, -ilaç ve aşıları bulununcaya kadar- 14., 15., 16. ve 17. yüzyıllarda milyonlarca insan ve hatta “uygarlıklar” yok olmuştur. Antibiyotikler bulunmadan önce basit infeksiyonlar yüzünden milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.
- Kolesterol insan organizması için gereklidir. İnsan hücresinin yapımında kullanılır ve onun olmadığı bir yaşam düşünülemez. Ancak kolesterol yüksekliği ile damar hastalıkları arasındaki ilişki tartışmaya yer bırakmayacak kadar kesindir.
- Burada kolesterol yüksekliğinin mi hastalığı oluşturduğu yoksa hasta olan damarlarda kolesterolun mü birikerek yüksek olduğuna dair hipotezler vardır; hatta ve hatta, kolesterolün iyileştirici etkisinin olduğu için hasta damar bölgelerinde kolesterolün yüksek bulunduğunu öne sürenler de vardır. Yani kolesterol zararlı değil aksine yararlıdır demektedirler.
- En önemli konu; bilim kırılgandır. Yani mutlak doğru yoktur. Herkesin bildiğini sandığı “global ısınma” diye bir şeyin olmadığını ileri sürüp bilimsel destekler sunan insan ve kuruluşlar da vardır.
O halde ne yapacağız?
Yapacağımız şey yine bilimsel olarak, bu gün kabul edilmiş doğrulardan uzaklaşmamak. Tıp bilimi bize bu gün kolesterol düşürücü ilaçların hastalık seyrini yavaşlattığı (hatta bir miktar gerilettiği) ve hastalığın ortaya çıkışını önlediği (veya yavaşlattığı) gösteriyor; bunu gösterirken de binlerce insan üstünde ki çalışma sonuçlarına dayanıyor. Hele kolesterolü yüksek kalp damar hastalarında kolesterol düşürücü ilaçların yararı çok sayıda araştırmayla ispatlanmış durumda. Elbette bunun karşısında da yapılan çalışmalar ve farklı görüşler var. Bir çoğunun sansasyon, öne çıkma veya rekabet amacıyla ortaya çıkarıldığını düşündüğüm bu görüşler karşısında; biz bilime inanan insanların yapması gereken şey; hakkında en çok araştırma ve çalışma yapılan, en çok deneyimi olan yararlı ilaçlar veya yöntemleri uygulamak. Şu ana kadar kolesterol düşürücü ilaçlar hala bu gruba giriyor.
Ne zamana kadar?
Daha iyi bir tedavi veya yöntem bulunduğu ve uzun süreli çalışmalarla güvenilirliği tespit edilinceye kadar.
Dr. Ahmet Alpman