Gıda Katkı Maddesi Olarak Kullanılan Bitkisel Sterol ve Stenollerin Reklamları Üzerine

Bitkisel sterol ve stenoller

Bilindiği üzere son aylarda televizyonlarda iki gıda üreticisi firmanın değişik süt ürünlerine ekledikleri bitkisel sterol ve stenol içeren ürünlerin, kolesterolü düşürdükleri yönündeki reklamlar yoğun olarak yayınlanmaktadır. Özellikle görsel medyanın kişiler üzerindeki etkileri göz önüne alınınca, tüm toplumu ilgilendiren bu reklamları çeşitli yönleriyle değerlendirmek gerekmektedir.

Bitkisel sterol ve stenoller kan kolesterol düzeyini düşürmekte midir?

Her şeyden önce bitkisel sterol ve stenollerin kan kolesterol düzeylerini reklamlarda belirtilen oranlarda (%10-15) düşürdüğünü gösteren fazla sayıda klinik çalışma bulunmaktadır (1,2). Bu çalışmalar iyi planlanmış klinik çalışmalardır ve adı geçen maddelerin gerek tek başlarına ve gerekse statinlerle kombine şekilde kan kolesterolünü düşürmede etkili oldukları gösterilmiştir. Bu nedenle reklamlarda kullanılan ve söz konusu maddelerin kan kolesterol düzeyini belli oranlarda düşürdüğünü vurgulayan ifadeler doğrudur. Fakat bu durumun klinik ve ekonomik yönleri mutlaka göz önünde tutulması gerekir ve bu hususlar yazının daha sonraki bölümlerinde ayrıntılı olarak irdelenecektir.

Yeri gelmişken bu konuyla yakın ilgili başka bir konuya değinmek istiyorum. Ülkemizde son zamanlarda gerek yazılı ve gerekse görsel basında bitkilerden elde edilen çeşitli ürünlerin (çekirdek, ekstre vb.) çok çeşitli hastalıklar için önerildiği ve aktarların, neredeyse, doktor ve eczacıların yerini aldıkları görülmektedir. 1980’li yıllarda zakkum ile başlayan bu olay, gittikçe tehlikeli bir boyuta sürüklenmektedir.

Öğrencilerimize, farmakoloji derslerinin ilk saatlerinde, “ilaçların kaynakları” başlıklı derste, bitkilerin ilaç elde edilmesinde oldukça önemli bir kaynak olduğunu vurgulanmaktadır. Farmakoloji tarihine ilgi duysun, duymasın farmakologların çoğu, aspirinin keşfiyle ilgili ilk gözlemlerin 1700’lü yılların sonunda bir din adamının söğüt ağacı kabuklarının ateşi düşürmesini gözlemlemesiyle ortaya çıktığını bilir. Kanser tedavisinde kullanılan bazı antineoplastik ilaçlar da dahil, çok önemli ilaçlar bitkilerden elde edilmektedir. Ancak, bu gerçek bitkilerin ilaç olarak kullanılabileceği anlamına gelmemektedir ve bitkilerin ilaç yerine kullanılması toplumumuzda çok önemli sorunlar yaratmaktadır. Zakkum olayında insanların planlanan tedavilerini bırakıp, zakkum ekstresiyle tedavi olmaya çalıştıklarını biliyoruz. Bu bağlamda “bitkilerden ilaç elde edilmesi” kavramı ile “bitkilerin ilaç olarak kullanılması” kavramlarını çok net olarak birbirinden ayırmak gerekir. Burada akla, bitkilerin ilaç olarak kullanılmasının hangi gerekçelerle yapıldığı gelebilir. Toplumların özelliklerinden gelen, çeşitli gözlemlere dayanan ve hatta bilimsel bir veriden çıkılarak ortaya çıkan bir hipotezle, bitkiler ilaç olarak kullanılmaktadır. Burada en büyük sorun; gündeme gelen hipotezin ispat edilmemiş olmasıdır.

Deneysel farmakolojide, ortaya konulan bir hipotezi test etmek için, bir grup deney hayvanında yapılan deneyler yeterli olmasına karşın, ilaçlar için böyle bir hipotezi test etmenin tek yolu, iyi planlanmış klinik araştırmalardır. işin daha vahimi; sadece bitkilerin değil, bazı ilaçlarında kendilerinden beklenen faydayla ilgili hipotez test edilmeden, yani belirtilen endikasyonda klinik ilaç araştırmaları yapılmadan kullanılmasıdır. Buna en iyi örnek, başta E vitamini olmak üzere çeşitli antioksidan vitaminlerin ve bazı ilaçların oksidatif stresle karakterize çeşitli durumlarda kullanılmasıdır. Bu uygulamada olduğu gibi bu kullanılış için kurulan hipotez bilimsel bir temele dayanmaktadır. Söz konusu vitaminlerin, bahsedilen endikasyonda yaygın kullanımı olmasına rağmen, yapılan çeşitli klinik çalışmalarda etkili olduklarına dair bir kanıt elde edilmemiştir. Bu gerekçelerle farmakologlar, bir yandan geçmişte olduğu gibi gelecekte de bitkilerden tedavide önemli olabilecek ilaçların elde edileceği umudunu korurken, bir yandan da bitkilerin ve hatta bazı ilaçların klinik araştırmalar yapılmadan kullanılması karşısında çok net tavır almalıdır.

Bitkisel sterol ve stenollerin kan kolesterol düzeylerini reklamlarda belirtilen oranlarda düşürdüğünü gösteren klinik çalışmalar bulunduğuna göre bu bileşikleri içeren süt ürünlerinin reklamının yapılması doğru mudur?

Türkiye gibi, hekime ve ilaca ulaşılmasının ciddi zorluk taşıdığı ve gittikce zorlaştığı, bilimsel bilgi ve teknolojiyi üretmek bir yana. Toplumun çok büyük kesiminin bilimsel bilgiyi kullanmada yeterli olmadığı gözönüne alınırsa. Bu tür reklamların çok çeşitli sakıncaları olacağı kesindir. Her şeyden önce, dünyada başta gelen ölüm nedenlerinden birisi olan koroner kalp hastalığıdır. Buna neden olan faktörlerden birisi olan hiperkolesteroleminin tedavisinin, mutlaka hekim tarafından planlanması gerekir. Televizyonlarda yürütülen yoğun reklam kampanyaları var. Daha da kötüsü bu ürünlerin hekime danışılmadan kullanılması. Zakkum olayında yaşandığı gibi, hiperkolesterolemi nedeniyle kendilerine verilen ilaçları bırakarak bahsedilen ürünleri kullanması gündeme gelecektir.  Bu şekilde hekimin hiperkolesterolemi tedavisinde neredeyse devre dışı kalması. Vatandaşların sanki basit bir ağrıyı tedavi eder gibi bahsedilen ürünlerle; yüksek olup olmadığını dahi bilmedikleri kolesterol düzeylerini düşürmeye kalkmaları çok ciddi sonuçlar doğuracaktır.

Genelde kolesterol düzeyinde %10-15 oranında düşme yapan bu ürünlerin; kan kolesterol düzeyi 400 mg/dl olan bir kişide yapacağı düşme faydalı olmayacaktır. Koroner kalp hastalığına neden olabilen çok çeşitli risk faktörleri bulunan bir kişide, bahsedilen ürünlerle kan kolesterol düzeyleri; yeteri kadar düşürülse dahi, bunun koroner kalp hastalığı oluşumunu ne derece önleyeceği tartışılacak başka bir konudur.

Bugün hiperkolesterolemi tedavisinde başta statinler olmak üzere kullanılan etkili ilaçlarla kan kolesterol düzeyinin istenen düzeylere çekilmesinin; koroner kalp hastalığına neden olan diğer risk faktörlerine müdahale edilmemesi durumunda; bu hastalığın morbiditesi ve mortalitesi üzerinde çok etkili olmadığı tıp camiasında kabul edilen bir gerçektir. Tüm bu gerçeklerin ışığında, özellikle toplumun bilgiyi kullanmadaki sıkıntıları göz önüne alınarak; “tezgah üstü ilaç” ve “ilaçta reklam” uygulamaların yaşama geçmediği göz önüne alındığında; gündemdeki ürünlerle ilgili reklamlar ve gelecekteki olası bu tür reklamlar, toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek bir unsur oluşturacaktır.

Bitkisel sterol ve stenollerin olumsuz etkileri var mıdır?

Yapılan çeşitli klinik çalışmalarda, bitkisel sterol ve stenolleri içeren süt ürünlerinin istenmeyen etkileri olmadığı bildirilmiştir. Bununla birlikte gebelerde ve çocuklarda güvenliliği konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca bitkisel sterol ve stenoller, kişlerin beslenme alışkanlığına bağlı olarak gıdalarla değişik oranlarda alınmaktadır. Dolayısıyla gıdalarla düzenli olarak bunları alan bir kişide, bitkisel sterol ve stenolleri içeren süt ürünlerinin de alınmasının; fazla miktarda sterol ve stenol alımına bağlı olumsuz etkilerin ortaya çıkması gündeme gelebilir. Bitkisel sterol ve stenolleri içeren süt ürünlerinin, genel anlamıyla; istenmeyen etkileri olmadığı kabul edilse dahi, bu olayı bahsedilen ürünlere özel olarak düşünüp; tüm bitkilerden elde edilen ürünlerin ve gıda katkı maddelerinin hiçbir istenmeyen etkisi olmadığı konusunda genelleme yapmak çok yanlış olacaktır. “Dietary supplement” başlığı altında eczanelerin dışında çeşitli marketlerde ve satış mağazalarında satılan ürünlerin bazılarının ciddi yan etkiler yaptığı; hatta ölümlere neden olduğu bildirilmiştir (3). Ülkemizde bu konuda veri olmamasına karşın, sağlık kayıtlarının düzenli olduğu ülkelerde, bu konuda bildirimler bulunmaktadır.

Bu nedenle, bu ürünler için kullanılan “çok faydası olmasa dahi, en azından zararı olmaz” değerlendirmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulamak gerekir.

Sonuç

Ülkemizde vatandaşların hekime ve ilaca ulaşmasında ciddi zorluklar yaşadığı, bilimsel bilgi ve teknolojiyi üretmek bir yana, toplumun çok büyük kesiminin bilimsel bilgiyi kullanmada yeterli olmadığı göz önüne alınırsa, bahsedilen ürünlerin reklamlarının, toplum sağlığı açısından çok çeşitli sakıncaları olacağı kesindir. Buna karşın, hekim önerisiyle ve hekim gözetiminde söz konusu ürünlerin belirli durumlarda kullanılabilmesi olasıdır.

Ayrıca gıdaların denetiminde yetki Tarım Bakanlığında olmasına rağmen, belirli hastalıklarda kullanılması önerilen bu tür ürünler için Sağlık Bakanlığının da mutlaka devrede olması gerekir. Toplumda yanlış algılamalara neden olan ve hiperkolesterolemi hastalarının, neredeyse hekimleri tarafından kendilerine verilen ilaçları kesip, söz konusu ürünleri kullandırmaya yönlendirebilecek reklamlara bir düzenleme getirilmesi de uygun olacaktır.

Kaynaklar

  1. Thompson, G.R. and Grundy, S.M., History and development of plant sterol and stanol esters for cholesterol lowering purposes, Am. J. Cardiol., 96 (suppl), 3D-9D, 2005.
  2. Jenkins, D.J.A., Kendall, C.W.C, Marchie, A., et al., Effects of dietary portfolio of cholesterol-lowering foods vs lovastatin on serum lipids and C-Reactive protein, JAMA, 290(4), 502-510, 2003.
  3. Stein, C.M., Are herbal products dietary supplements or drugs? An important question for public safety, Cli. Pharmacol. Therapeutics, 71, 411-423, 2002

Prof. Dr. Mehmet MELLİ
TÜRK FARMAKOLOJİ DERNEĞİ BÜLTENİ SAYI: 90, EKİM-ARALIK 2006 Sayısından alınmıştır.