Uzun zamandır damar sertliğinin (ateroskleroz) modern çağın insanlara hediyesi olduğu düşünülürdü. Modern çağ olarak bilinen son bir kaç yüzyılda, insanın bozulan beslenme alışkanlıkları, işlenmiş gıdaların artması, doğal besinlerden uzaklaşma, gittikçe artan hareketsizlik, stres gibi faktörlerin damar sertliği gelişimine yol açtığı, oysa binlerce yıl öncesinde doğal ortamlarda yaşayıp tamamen doğal beslenen insanlarda damar sertliği olmadığı düşünülürdü. Hatta binlerce yıl öncesinin bu avcı-toplayıcı insanlarının tükettiği besinleri esas alan paleolitik diyetler bile popüler olmuştu.
Yeni yapılan bir çalışma bunun böyle olmadığını, günümüzden 3500-4000 yıl öncesinde bile damar sertliğinin olduğunu kanıtladı. 10 Mart 2013’de Lancet dergisinde yayımlanan aynı zamanda önemli bir toplantı olan Amerikan Kardiyoloji Akademisinin 2013 toplantısında sunulan çalışmada, 4 farklı coğrafyada yaşamış olan toplam 137 mumya (76 Mısır, 51 Peru, 5 Antik Kuzey Amerika yerlisi ve 3 Aleutian adası yerlisi) bilgisayarlı tomografi ile taranarak damarlarda damar sertliğinin bulgusu olan kireçlenme (kalsifikasyon) olup olmadığı araştırıldı. 137 mumyanın 47’sinde (%34) çeşitli damarlarda (aort, kalp damarı, baca, boyun damarı) ateroskleroz bulundu. Kemik incelemelerinden ortalama ölüm yaşı 43 olarak hesaplandı.
Değişik coğrafyalardan gelen, beslenme alışkanlıkları ve yaşam koşulları farklı olan (Mısır ve Perulular evcil hayvanları olan çiftçilerdi, antik kuzey amerikalılar gezici çiftçiler iken, Aleutian adası sakinleri ziraatin olmadığı topraklarda balık ve deniz ürünleri ile beslenen topluluklardı) bu insanlarda ateroskleroz bulunması aterosklerozun yaşam şekli ve diyetle ilgisinin olmadığını, damar sertliğinin, insanın yaşlanmasıyla ortaya çıkan ve doğasında var olan bir süreç olduğunu gösteriyor.
Thompson RC, Allam AH, Lombardi GP, et al. Atherosclerosis across 4000 years of human history: The HORUS study of four ancient populations. Lancet 2013; DOI: 10.1016/S0140-6736(13)60598-X
Bu çalışma ateroskleroz nasıl olsa yapımızda var, istediğimiz gibi yaşamalı istediğimiz gibi yeyip içmeliyiz şeklinde anlaşılmamalı. Çalışma, aterosklerozun yapımızda var olup yaşlandıkça ortaya çıkan bir süreç olduğunu söylüyor. Ancak biliyoruz ki yaşam tarzı ve beslenme özellikleri aterosklerozun nasıl yönleneceğini belirliyor (hızlı ilerleyip erken yaşlarda kalp krizi gelişmesi vs). Dolayısıyla risk faktörleriyle mücadele (yaşam tarzı ve beslenme özellikleri) hala üzerinde durmamız gereken önemli bir konu.