Antihipertansifler (hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar) yüksek kan basıncını (hipertansiyon) tedavi etmek için kullanılan ilaçlardır. Kan basıncı, kanın damar duvarına karşı itici kuvvetinin bir ölçüsüdür.
Yaklaşık olarak ülkemizdeki üç yetişkinden birinde, -genellikle şikâyeti olmadığı halde- hipertansiyon mevcuttur. Yüksek kan basıncı, inme, kalp krizi ve kalp yetmezliği için ana risk faktörüdür. Diyabeti olan hastalarda sık olarak görülür ve böbrek yetmezliği, görme bozuklukları gibi diyabetle ilişkili komplikasyonların gelişimini hızlandırır.
Hipertansiyon, kalp ve damarların aşırı yorulmasına neden olur. Antihipertansifler, kan damarlarını genişleterek başka deyişle daralmasını, büzülmesini önleyerek veya kalbin iş yükünü azaltarak kan basıncını düşürürler.
Bu ilaçlar şunlardır:
“İdrar söktürücü” olarak da adlandırılan bu ilaçlar böbrekte idrar oluşumunu artırırlar, böylelikle vücudun sıvı ve sodyum gibi mineralleri atmasına neden olurlar. Sıvı hacminde ve sodyum düzeylerinde düşme, kan damarlarının daha genişlemesine, kan akımının artmasına ve kanın damar duvarına uyguladığı basıncın azalmasına neden olur. En sık kullanılan diüretik sınıfları;
Kan damarlarındaki düz kasların gevşemesiyle ve kalpteki alfa reseptörlere bazı kimyasalların bağlanmasını bloke ederek kalbin iş yükünü azaltan ilaçlardır. Alfa blokerler aynı zamanda prostat hipertrofilerinde (büyüme) şikayetleri azaltmak amacı ile de kullanılır (minipress, cardura, vb.)
Kalpteki beta reseptörlere bağlanan belli kimyasalları serbestleştiren sempatik sinir sisteminin bazı etkilerini bloke ederek kalbin iş yükünü azaltan ilaçlardır (Bkz beta blokerler).
Kan damarlarının genişlemesini sağlayan, böylelikle damar duvarlarına karşı kanın basıncını azaltan bir ilaç grubudur. Bu durum, kanın daha rahat akmasını ve kalbin daha etkili pompalamasına olanak tanır.
Vazodilatör ilaç grubunda şu ilaçlar bulunur:
Kan damarlarının daralmasına yol açan bir maddenin (anjiyotensin 2) üretimini bloke eden ilaçlardır. Bu olay, kan damarlarının direncinde düşme oluşturarak kanın akışını kolaylaştırır. Günümüzde oldukça sık kullanılmaktadır (coversyl, kaptoril, rilace, delix, zestril, enapril, monopril, gopten, inhibace vb).
ACE inhibitörleriyle aynı etkiyi farklı bir mekanizmayla meydana getiren vazodilatörlerdir. Anjiyotensin 2 üretimi yerine bu maddenin vücuttaki anjiyotensin 2 reseptörlerine girişini bloke ederek etkilerini engellerler. Günümüzde oldukça sık kullanılmaktadır (karvea, atacand, micardis, pritor, diovan, cozaar, vb).
Kan damarlarının kasılmasına veya daralmasına neden olan kalsiyum iyonlarını bloke ederek kalbin iş yükünü azaltan vazodilatörlerdir. Günümüzde sık kullanılmaktadır (adalat, norvasc, plendil, lercadip, benipin vb).
Santral sinir sisteminin kalp hızını artırmasını veya kan damarlarını büzmesine yönelik sinyal göndermesini engellemek suretiyle beyin üzerinde direkt etkili vazodilatörlerdir. Günümüzde fazla kullanılmazlar.
Yüksek kan basıncını tedavi ederken hangi ilaç grubuyla tedaviye başlanacağı konusunda genel bir kural yoktur. Araştırmalar, yüksek kan basıncının tedavisinde çeşitli antihipertansif ilaçların yaklaşık hepsinin eşit etkili olduğunu göstermiştir. Bazı hastalar bir tür ilaca diğerlerinden daha iyi yanıt verebilir ve belli klinik durumlarda bazı ilaçların kullanımı daha iyi sonuç verir. Ondan dolayı doktorunuz, hangi antihipertansif ilacı seçeceğini hastanın tıbbi hikayesi, şimdiki şikayetleri ve durumuna göre kararlaştırmaktadırlar. Örnek olarak, beta blokerler koroner arter hastalığı veya aritminin (anormal kalp ritimleri) eşlik ettiği yüksek kan basıncının tedavisinde daha uygundur. Ancak, astımı olan hastalarda beta blokerleri kullanmamak gerekir.
Eğer tek bir antihipertansif ilaç, kan basıncını yeterli düşürmüyorsa doktorunuz, iki veya daha fazla antihipertansif ilacı kombinasyon şeklinde verebilir. Bununla birlikte, kombinasyon tedavisi genellikle ilk uygulanacak tedavi değildir, ancak tek bir ilacın etkili olmadığı durumlarda değerli bir alternatif sunarlar. Her bir antihipertansifin daha az ve daha iyi tolere edilen dozlarına olanak tanırlar. Bazı kombinasyonlar, hastalar birden fazla ilaç alıyorlarken sadece bir tablet alsınlar diye tek sabit doz tableti şeklinde bulunabilir.
Hipertansiyonlarını kontrol altına almak için ilaç verilsin veya verilmesin, hastalara ilaç dışı tedavi de önerilir (diyet, hareket, vb)
Antihipertansiflerin ortak potansiyel yan etkileri
Bu kadar çok yan etki gözünüzü korkutmasın. Bu yan etkilerin çoğu geçicidir, ilacın değiştirilmesini gerektirecek kadar şiddetli olanları oldukça azdır. Unutmayalım ki, hipertansiyonun bize vereceği zarar, ilaçların yan etkilerinin yanında çok daha fazla olacaktır.
Hastalar başka herhangi bir ilaç (reçeteli veya reçetesiz satılan), bitkisel katkı veya bitkisel ilaçlar almadan önce doktorlarına danışmalıdırlar.
Antihipertansif ilaçların etkilerini artırarak düşük kan basıncına (hipotansiyon) yol açan maddeler:
Antihipertansifler ilk defa alınmaya başlandığı zaman, hastalar ilacın kendilerini nasıl etkileyeceğini anlayıncaya kadar dikkatli olmalıdır (örn. araç kullanma).
Yüksek kan basıncını kontrol etmeye yönelik ilaç tedavisi sürekli olacaktır. Yani antihipertansifler, yüksek kan basıncını kontrol altına alır ancak onu ortadan kaldırmaz. Dolayısı ile ilaç azaltıldığı veya kesildiği zaman tansiyon tekrar yükselecek ve hastayı birçok tehlike ile baş başa bırakacaktır.
Hastalar şikayetleri geçmiş olsa bile yüksek kan basınçlarının kontrol altında olduğundan emin olmak için doktorlarıyla olan düzenli takiplerine devam etmelidir. İlaçlara ek olarak, özellikle diyet (az tuzlu yemek), stresten uzak durma, egzersiz gibi hayat tarzında değişiklikler de mutlaka yapılmalıdır.
Hastalar eğer rahatsızlanırlarsa, özellikle ciddi kusma veya ishal gibi durumlarda doktorlarını bilgilendirmelidirler. Bu durumlar, vücuttan çok fazla su ve potasyum kaybına ve sonuçta kan basıncında aşırı düşmeye (hipotansiyon) yol açabilir.
Sıcak havalar antihipertansiflerin yan etkilerini artırabilir. Hastalar egzersiz sırasında veya sıcak havalarda yeterli sıvıyı almalı, alkolü sınırlı tutmalı, egzersiz, aktivite düzeyleri ve diyetleri konusunda doktorunun görüşlerine bağlı kalmalıdırlar.