Bizde biliyorsunuz 5727 sayılı kanun ile diğer içmeyen insanların zarar görebileceği yerlerde sigara yasağı başlatıldı. Buna göre;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,
c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait lokanta, kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti veren işletmelerde (19 Temmuz 2009 itibarıyla),
e) Spor, kültür, sanat vs. faaliyetlerinin yapıldığı açık alanlarda ve bunların seyir yerlerinde tütün tüketimine mahsus ayrılmış alanlar dışında tütün ürünleri tüketenlere,
f) Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka veya işaretleri yada bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşıyanlara,
ceza getirildi. En can alıcı madde olan “d” maddesi de 19 Temmuz 2009 itibarı ile yürürlüğe girdi. Bunun üzerine bir çok tartışmalarda beraberinde geldi. Kişisel özgürlükler, işyerlerinin bundan zarar göreceği gibi eleştiriler yapıldı. Ama genel olarak “yasak” olumlu bulundu. Yetkililer de konunun arkasında durdular ve taviz vermediler.
Bana sorarsanız oldukça geç kalmış bir uygulama idi. Toplu bulunan yerlerde özellikle de kapalı yerlerde insanların rahatça sigara içebilmesinin özgürlüğü olamaz. Çünkü o zaman sigara içmeyen insanların bu ortamda oturma özgürlüğü elinden alınır.
Bizden önce bir çok ülke değişik zamanlarda bu yasağı kendi ülkesinde yürürlüğe koydu. Hatta “kafelerde oturup kahve eşliğinde bir kaç sigara içmenin” kültürlerinin gereği olduğu Fransa ve İskoçya’da bile sigara yasağı hoş karşılandı.
Geçimini sigaradan ve sigara içen insanlardan sağlayan özel ve tüzel kişiliklerin (sigara şirketleri, kahve vs) bu yasaklardan memnun kalmayacağını biliyoruz ama sigara yasağı, toplumun kalp damar sağlığını nasıl etkiledi acaba?
Elimizde bu uygulamayı yıllar önce uygulamaya koymuş ve olumlu sonuçlarını da almış ve almakta olan ülkelerin verileri var. Bu ülkelerde yapılmış çalışmaların ortak sonucu; sigara yasağının (tabii ki kişinin içmesini değil, içmeyen diğer insanların zarar görmesini engelleyen yasaklar) kesin olarak kalp damar hastalıklarının sıklığını azalttığı yönünde.
Fransa’da yasak başladıktan 1 yıl sonra kalp krizinden dolayı acil servise gelenlerde %15 azalma olduğu görülmüş. Roma’da yapılan araştırmada 65 yaş altında ciddi kalp damar problemi ile hastaneye gelenlerde %11.2’lik azalma olmuş. Sigaranın çok sevildiği ama 2004’de yasaklandığı İrlanda’da yine bu grup hastalarda %11 azalma olmuş.
Bu aslında beklenen bir şey tabi ki. Pasif içicilik de, sigara içenlerdeki kadar değilse bile sağlığa zararlı.
Avrupa’da bütün kapalı alanlarda tam sigara yasağı İrlanda ve İngiltere’de var. Bu ülkelerde özel sigara odalarına bile izin verilmiyor. İtalya, Malta, İsveç, Litvanya, Finlandiya, Slovenya, Fransa ve Hollanda’da ise sigara içenler için özel kapalı mekanlara izin veriliyor. Sigaranın yoğun olarak kullanıldığı Akdeniz Ülkelerinde bile bizden çok önce sigara yasağı başladı (İspanya’da 2006, İtalya’da 2005). Bu konuda en duyarsız ülke ise Yunanistan. Sigara yasağı ile ilgili net bir politikası henüz yok.
Her ne kadar geç kalmış olsak da bu konuda çaba gösteren ve konunun arkasında duran herkese teşekkürler.